Aşure Kazanında Birlik Kaynar

 



Her yıl Muharrem ayında bir telaş başlar evlerde. Büyük tencereler çıkar, buğdaylar geceden ıslatılır, nohutlar haşlanır, kuru meyveler doğranır. Her şey bir yana, o tencereye sevgi koyulur, dua koyulur, bereket koyulur.


Aşure öyle bir tatlıdır ki içinde küs kalmış komşuya uzatılan bir tabak vardır. Hani bazen bir "kusura bakma" diyemeyiz ya, işte bazen o sözü bir tabak aşure söyler.


Düşünsenize… Bir kazanın içinde her şey var. Tatlısı da, ekşisi de, yumuşağı da, serti de. Ama bir araya geldiklerinde öyle güzel bir tat oluyor ki, her kaşıkta insanın içi ısınıyor. Tıpkı insanlar gibi… Hepimiz farklıyız. Ama aynı kazanda kaynadığımızda güzelleşiyoruz.


Eskiden annelerimiz "Komşuya da götür, sakın unutma!" derdi. O tabaklar gider, sonra geri gelir ama içinde tatlıdan daha kıymetli bir şey olurdu: gönül bağı. Çünkü aşure dağıtmak sadece tatlı ikramı değildir. Birliktir, kardeşliktir, "seni unutmadım" demektir.


Ama ne yazık ki şimdi çoğu apartmanda kimse kimseyi tanımıyor. Aynı binada yaşayan insanlar, aynı sokaktan geçen çocuklar, aynı pazardan alışveriş eden teyzeler bile yabancı oldu birbirine.


Belki bir tabak aşureyle yeniden başlarız birbirimizi hatırlamaya.

Belki kapılar çalınır, "Afiyet olsun" denir, ardından bir sohbet başlar.

Belki de o tencerede sadece aşure değil, insanlık yeniden pişer.


Bu vesileyle tüm gönüllere aşure tadında tatlılıklar, yumuşaklıklar, bereketler dilerim.

Unutmayalım... bir tabak aşure bazen kırık kalpleri onarır.

Şimdiden afiyet, şifa,

muhabbet olsun...

Yorumlar